17 Nisan 2020 Cuma

anlar bütünü

bir karga çığlığının dillendirilmiş sözcüğü,
bilinmeyen bir dilin ağıtı,
ruhumda cüzzama sebep olur iken,
sevdiğim benden dörtnala kaçmakta.
içkievleri içerisinde meclisler
sahte kişilikler
daktilo seslerinde ritimsel harmonia
trafik ışıklarının yeşile çalmasındaki mendilci çocuğun hüznü.
ama gene de sararmış fotoğraflarda bulmak sevgiyi,
tutmak ve onarmak çatlamış bölümleri
tutmak ve öpmek en mağrur yerlerinden.
düşlerim kaçamak yapıyor her gece
yarıları Polis Beyler genelevleri basıyor.
iplere asılmış beyaz çamaşırlar
petrol ile bezenmiş
kefenin cebinde milyonlar harcanırken
kızcağızım hüzünlü bir ses ile bebeğini arar.
nerededir artık ölümün esir aldığı sevdiğim,
benden kaçırdığı kendisinin gebe bıraktığı.
nerededir benim düşlerim guetamala mı, fas mı?
sömürüyor iken smokinli Beyler bakir toprakları,
düşerim intiharı gözlüyor.
öteki yirmi dokuz yaşını gözlüyor, yirmi dokuz şubatta öldüğünü görüyor.
kalmamıştır ve yitirmiştir anlamını
sevgi doğmamıştır nicedir içinde
nefret sarmış gibi heykelleri
artık kim tapar heykellere!

sesler duvarlara asılmış resimler sanki
usta bir ressamın ellerinden çıkmasından çok uzak
yaralı ağızlar ile dillenmiş gibi
sıvacı üstünü kapatırken kırk gecelik resmin.
bir kadının merdiven silişindeki eğilmiş bel,
bir kadının ellerinin nasır ile çevrelenmesi,
bir kadının yüzük parmağının şişmesindeki kangrensel toplantı,
bir kadının oğlunu okutma gayreti...
geceleri sabahlara kadar hamallık yapan bir adamın kanlı gözleri,
içkievinde sabahlara kadar peltekleşmiş sesin aç gözleri,
ikisi de birdik çağımızın umulmaz veremi:
evi nepal'de olan slovakyalı bir salyangozun hikayesi.

6 Nisan 2020 Pazartesi

tutarsız bağıntılar -iç dökme1

içeride sesler, içki sesleri, meclis konuşmaları üzerine çevrelenmiş
geçen günler beni tüketmiş, tüket, -miş
çağımız yalan ile tutunmuş insanların ikiyüzlülüğü ile savrulmakta
sevdiğim kayıplara karışmış,
elimde afişler, duvarlar ilan asmakta.
tarikatlar sanki paraya mensup olmakta
halvete girerken yalnız değil artık kimse de,
anneceğim kurtar beni var ise bir boy aynasıyla.

yorulmanın verdiği kelimelere sığınıyorum,
zaman akmakta, akmak, ahmak.
insanlar çevreliyor koskoca yalnızlığımı
kırmızı çizgiler engel oluyor onlara
dostlar uzaklaşıyor geçen mevsimler gibi
geldiklerinde ise değişiyor dünyam.

çoktan kaybediyorum gelecek zamanı,
bahar veyahut yaz aydınlık getirmiyor dünyama,
nicedir karanlıktır dünyam,
esen rüzgar çatırdatıyor rüzgar sandallarını
doğa bile niyedir engel oluyor garibanlara
korkular ile çevreleniyor dünyam
midemdeki yumru engel oluyor gıdalara
beslemezken patronları beni ise sanki sona yolculukta...

önümdeki duble artık bana sorular soruyor
anlamını kavrayamadığım sorular, çok zor sorular
elime kalem bulaşıyor, bağışla.

n'için tekrar? *Bengi. Yazmak. İtki.*

 Selâm. Hoş geldin.  Buraya geldi isen, bilet satın almış ahvali ile ilintik bir anlam kurdun. Kapılar kapanmıştır, kapıların kapanması yetm...