8 Nisan 2018 Pazar

anlamlandıramıyorum

benden varlığını esirgeyip, yokluğunla muktedir olduğum nadide bir zamandayım,
kan denizinin ortasında düşüncelerim ile yaptığım sandalın kemik kürekleri ile kıyıya ulaşmaya çalışmaktayım,
denize vurduğum her darbede, kan denizinin yoğunluğunu hissedip dinlenme ihtiyacı duyuyorum,
lakin kıyıda silüetini görüp, hızlanıyorum.

seni oraya bırakanların denizde ilerlediğini görüyorum,
iki kişiye bakıp, kim diye soracak iken senin için ne anlamlar ifade etttiklerini anımsıyorum; canım benim, canım benim.
can dediklerinin canını almaya geldiklerini bilmiyor muydun?
düşüncelerim kan denizi gibi içine çekmeye çalışıyor beni, seni düşünüyor ve düşlüyorum, kurtuluyorum.

karşı kıyıda olduğunu görüp, kollarım işlemez bir hale gelmişken bile, son kez vuruyorum denize, kırılsın diye.
beyaz bir gelinlik ile görüyorum seni kıyıda, üstün kan revan içinde.
zorlu bir gülümseme beliriyor yüzünde,
benim geleceğimden haberin varmış gibi ayağa kalkmış seviniyorsun, acı içinde.
sana ulaşıp sarmalamak düşüncesi ile yoğruluyorum, hasret ile.

ulaşıyorum;
haydi diyorum gidelim buradan, hem yapacaklarımızı anlatıyorum sana, kan denizini maviye boyayacağız.
acını aldırmayıp yürüyorsun petrol kadar siyah kumsalda.
son adım kalmışken sandala, gelemem diyorsun
onları bekleyeceğini söyleyip beni de kan revan içinde bırakıyorsun.

son çare yalvarıyorum sana, tutup elimden kan denizinin ortasından geçip
aydın denizlere yol almak var iken burada kalmak istemini anlamlandıramıyorum...

27 Mart 2018 Salı

gençlik portresi



Gelecek güzel günlerin provasını yapmakla geçen bir gençlik portesini çiziyorum,
kalemim siyah belli olmuyor ayrıntılar, ya anlamaz iseler diye korkuyorum.
Seni görmek istiyorum, senin güzel bedenini göremiyorum,
görmek isterken kaçtığını anımsıyorum; daralıyorum, tutunamıyor ve düşüyorum.

Tuttuğum her dalın kırıldığını gördükçe çizdiğim bu portre de anlamanı yitiriyor.
Tıpkı aşklarım gibi,
yaşanmışlıklar ve yaralanmışlıklar.
Sevdiğim günlerin bana verdiği acıları sormak istiyorum Tanrı'ya
sana soramıyorum, kaçıyorsun.

Kaçma benden kaçarsan kurtulamazsın bilirsin,
ruhum kovalar ruhunu,gözlerim izler güzelliğini.
lakin sana dokunamam, dokunursam kırılsın bilirim,
seni kırtmaktansa kendimi tuz buz ederim daha iyi, sevgili...

24 Mart 2018 Cumartesi

haykırmak mı, susmak mı kurtarır seni benden?

İlerlemekteyim Kadıköy sokaklarında,
ve ilerlediğim her an bastığım zaman kaldırımlara,
yalnızlık daha da canımı acıtmakta.
haykırmak istiyorum seni, çiçeksiz kaldırımlara, kedisiz sokaklara, sensiz geçen bütün zamana.

Ahmed Arif gibi bağırmak istiyorum dipsiz kuyulara,
bağıramıyorum, sustukça susuyorum kör karanlıkta.
Fırsat biliyorum sönmüş lambaları, beni aydınlatan düşünceler ile ilerliyorum karanlığa,
ulaşıyorum kuyuya, tam bağıracakken ismini yankılanacakken ismin sokakta,
susuyorum sebepsizce, sebebini ararken düşmekte gözlerin aklıma.
yapma diyorum yapma kirletme onun ismini,
kirletme ne idiğü belirsiz sokakta.
Susuyorum ve sustukça özlüyorum seni
susuyorum sana,
kana kana içmek varken kör karanlıkta,
açtığın yara kanaya kanaya öldürüyor beni sensiz geçen zamanda ve sensiz geçecek tüm zamanlarda.

n'için tekrar? *Bengi. Yazmak. İtki.*

 Selâm. Hoş geldin.  Buraya geldi isen, bilet satın almış ahvali ile ilintik bir anlam kurdun. Kapılar kapanmıştır, kapıların kapanması yetm...